Hemingway'den...

"I was trying to write then and I found the greatest difficulty, aside from knowing what you really felt, rather than what you were supposed to feel, was to put down what really happened in action: what the actual things were which produced the emotions that you experienced * * * the real thing, the sequence of motion and fact which made the emotion * * * I was trying to learn to write, commencing with the simplest things."

3 Ocak 2011 Pazartesi

çırpınsan da akışına bıraksan da sonu bir olan şeylerde çırpınmalı mı bırakmalı mı kendini?
çırpınıp 'en azından ben elimden geleni yaptım' demek mi daha az acıtır insanı yoksa akışına bırakmış olmanın verdiği boşvermişlik mi?

1 Ocak 2011 Cumartesi

06*06

seviyorum seviyorum seviyorum!
çok seviyorum!
mutluluğum ve üzüntüm o kadar ince şeylere bağlı ki
sana bağlı!
kendimi korumak için ne kadar ayrı tutmaya çalıştıysam kendimi; o kadar çıkmaz oldu ilişkimiz.
ve ben artık kendimi bırakıyorum sana*
mutlu son ya da trajedi; her ne olursa sonumuz razı olmak gerek belki de
madem koşulszu seviyorum seni, o zaman bunu senden gizlemenin, zırhımı korumanın da gerekliliği ortadan kalkmış olmalı! değil mi?
seviyorum
korkuyorum
hayranım
aşığım
şefkat doluyum
şehvet doluyum
saygı duyuyorum
sonuna kadar öfkeleniyor
sonsuz toleransla affediyorum
ben seni taparcasına tutkuyla seviyorum.
aslında tarif de edemiyorum.
neden bu kadar zor birini sevmek ve devam etmek?
herkes mi çok büyük aşklar yaşıyor da bir daha sevemiyor yoksa tahammül sınırımız mı çok düşük?
herkesin yaşadığı hayattan nefreti nereden geliyor?
zengini de fakiri de aynı. neden herkes mutsuz?
sevdiği işi yapan da sevmiyor çalışmayı, nefret ettiği işte ekmek parası için çalışan da.
hayattan bu bezmişlik bıkkınlık nereden geliyor?
o kadar mı alıştık herşeyi tüketmeye?

adsız

ne zamanı var kafamda sein gördüğümün
ne adın var aklıma kazınmış bir yerlerde izi kalmış
krskin hatları ve can yakan gülümsemesi var yüzünün
sıradan işlerin arasında
ekmek alırken ya da
bahçede tek pota maç yaparken
gündelik kıyafetler içinde
sıradan karşılaşmalardı gözlerimizin çarpışması
onca zaman sonra yine çarpıştı sen bebeğinin arabasını sürerken
ben günlük koşumda yanımdakine eskiyen yeni aşkımı anlatırken

o kadar küçük müydüm cidden?

seninle her şey güzel olsun isterim ama bende başladı yine o korku.
bir başkası olsa bırakacağımdan emin de olsam başlardım düşünmeden ancak bu farklı.
ben çok küçüğüm ve büyürken seni tüketmek istemem.
büyüdüğümde istediğim kişinin bir başkası olduğunu görmek istemem.
dedim ya seninle ilgili her şey çok güzel olsun isterim.
ama çok ters zamanda ters yerde karşılaştık.
düşündüğümde ise seninle karşılaşabileceğimiz daha doğru bir yer bulamıyorum.
daha doğru bir zamansa hiç yok.
zamanın ve yerin yanlış olması ikimizle ilgili den doğru şey.

kırgınlık

dünyanın hüznü birikmiş gözlerime
kalır mı aklımda sözlerin
ya da hiç çıkmaz cınlar kulaklarım
hadi anlat bana oradan nasıl göründüğünü
pardon! unutmuşum sen gökyüzüne küsmüştün
barışmak için aldın beni hayatına
ama çabuk vazgeçmeyi öğretmişti hayat sana
çünkü vazgeçilmezler acı çektiriyor insana
ve zaman istedin vazgeçtin
o zaman geldiğinde nerede olurum bilemedim ama
artık yoktun kalbimde, kalbim bende yoktu
ben de bu şehirde değildim zaten
yazdıklarım da kırgınlığımdı sana dair..

güzel insan

seni çirkin buluşum sevgimin bitişinden mi?
güzeldin oysa bir erkeğe yakışmayacak kadar
güzel.
o ise hep çirkindi güzelleştiren benim sevgimdi
nasıl anlarım bittiğini
yüzündeki o faça bitmeliğini anlatıyor belki de bana
cazibemi kaybettim derkenki güveni itmeli beni
façası demeki ki bitmeli artık bu sevgi.

ayrılık beni bırakmadı

nedir hasret kime verilir
sen miydin hasret çekeceğim
hasretlik hakkımı sende tüketmeyeceğim
sesin mi beni terk edecek olan
durmasın gitsin
her mevsim var ayrılık yükü
beni hiç bırakmadı
ağırlığım ondan
peki oyuncağını içimdeki çocuğa kim geri verecek
herkes götürdü benden bir parça
hanginizden isteyebilirim
son parçası belki senin aldığın
geri istesem eksik zaten
al o da sende kalsın
ya da........
hiç birşey isteyemem ki senden.

yine karıştırdım

zaman mı bizi süzüyor yaşadıklarımızdan
yoksa biz mi yşadıklarımızdan zamanı süzüyoruz?
sürekli soruyorum hayata
o beni tanımıyor ama
kendi sorum başka soru soruyor bana
bunalmışlığımda biri giriyor hayatıma
bana yeni sorular sorduruyor
dönüp baksam geriye
her günümde bir soru daha
cevabı yok
zaten belki önemi de yok...